Endometriozis için erken yaşam faktörlerine ilişkin epidemiyolojik kanıtların sistematik bir derlemesi
Özet
Endometriozis üreme çağındaki kadınların yaklaşık % 10’unu etkiler. Önemli etkisine rağmen, endometriozis etiyolojisi hala belirsizdir.
Ergenlerde yapılan 15 çalışmanın yakın tarihli bir sistematik incelemesi, laparoskopik araştırma yapılan kızların% 65’ine endometriozis tanısı konduğunu ortaya koymuştur. Genç kadınlar arasında yüksek endometriozis prevalansı, hastalığın başlangıcının beklenenden daha erken olabileceğini düşündürmektedir. Anne karnındaki maruziyetler de dahil olmak üzere erken yaşamda potansiyel faktörlere odaklanan araştırmalar, endometriozis etiyolojisi hakkında fikir verebilir.
Birkaç bireysel çalışma da çocukluk gelişimi ve daha sonra teşhis edilen endometriozis ile ilişkili erken yaşam faktörlerini araştırmıştır. Bu faktörler arasında erken doğum, düşük veya yüksek doğum ağırlığı, öncelikle bebeklerin beslenme tipi ve çocukluktaki vücut ağırlığı, ayrıca in utero sigara ve sentetik bir östrojen formu olan dietilstilbestrol maruziyeti bulunur. Bununla birlikte, bu bulgular oldukça karışıktır, bu nedenle sistemik bir değerlendirme gereklidir.
Burada, Avusturalya’dan Dr. Mishra’nın grubu, sonradan konulan endometriozis tanısı ile ilişkili erken yaşam faktörleri hakkındaki epidemiyolojik kanıtların sistematik bir incelemesini sunmaktadır. Bu makale yakın zamanda “Human Reproduction Update” dergisinde yayınlandı.
Kriterlere dayanarak, bu sistemik analiz için toplam 11 çalışma seçildi; beş makale vaka-kontrol çalışmasıydı. Bunlardan ikisi kesitsel, dördü kohort çalışmalara sahipti. İnceleme, 10 Haziran 2018 tarihine kadar İngilizce olarak yayınlanan ve endometriozis teşhisi konulan çalışmalardan elde edilen orijinal verilerin olduğu makaleleri içermektedir.
Altı çalışma doğum ağırlığı ile sonrada konulan endometriozis tanısı arasındaki ilişkiyi araştırmıştır. Bunlar arasında, üç çalışma düşük doğum ağırlığının daha sonraki yaşamda endometriozis tanısı alma oranını artırma eğilimi olduğunu gösteren kanıtlar sunmaktadır. Özellikle, düşük doğum ağırlığı (2.5 kg’dan az) endometriozis tanısı olasılığının 3 kat artmasıyla ilişkili bulunmuştur. İlginç bir şekilde, yüksek doğum ağırlığı ile endometriozis tanısı arasında bir ilişki olduğuna dair kanıt yoktur.
Bazı çalışmalar anne karnında sigara maruziyeti ile endometriozis tanısı arasında mütevazı bir ilişki olduğunu belirtmesine rağmen, bu ilişki diğer çalışmalarda doğrulanmamıştır. Sentetik bir östrojen olan dietilstilbestrol ile endometriozis tanısı arasındaki ilişki umut verici bir korelasyon göstermiştir, ancak yine de daha fazla çalışma gerekmektedir. Bu derlemede tutarsız sonuçlar nedeniyle preterm doğumla ilgili kanıtlar yoktur. Ayrıca, hamilelik sırasında annenin sigara içimine maruz kalma ilişkisi çok karışık olduğu için, analiz için daha ayrıntılı çalışmalara ihtiyaç vardır. Bu çalışmada bebeklerde beslenme, kimyasal maruziyeti ve erken doğum hakkında sınırlı kanıt mevcuttur.
Sonuç olarak, Dr. Mishra grubu bu derlemede düşük doğum ağırlığının endometriozis tanısı için bir risk faktörü olduğunu ileri sürmektedir. Bununla birlikte, vaka kontrol çalışmalarının örneklem büyüklüğü ve tutarlı ölçüm yöntemleri ile iyi tasarlanmış çalışmalar artırılarak ileri çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.